Beril Grubu (Beryl)
Beril, içinde berilyum ve alüminyum mineralleri içeren bir silikat olarak tanımlanabilir. Camsı parlaklıkta kristal yapılı bir mineral olan beril, genellikle saydam yapılıdır. Beril kristalleri çok değişik boyutlarda olabilmektedir. Küçük olanların yanı sıra 5 metre büyüklüğünde kristallerine de rastlanmıştır. Kristalleri heksagonal yapılı ve genellikle prizma biçimlidir. Eski dönemlerden beri insanların kullandığı değerli taşlar arasında yer alan berilin kelime anlamı, bazı dillerde ‘yeşil değerli taş’ bazı dillerde ise ‘parlaklık’ anlamına gelmektedir. Mohs ölçeğine göre sertlik derecesi 8’e yakın olan Beril, sert bir mineral olarak bilinmektedir. Bilindiği gibi en sert mineral 10 sertlik derecesi ile elmastır. Örneğin bir çakı ile berili çizebilmek mümkün değildir. (çakının sertlik derecesi 5 civarındadır) Beril bazen kuvars ya da apatit kristalleri ile karıştırılabilir. Sertlik testi ile ayırt edilmesi kolaydır. Bu iki taş berili çizemezken beril her ikisini de çizer.
Berilin değerli taş olan ve olmayan değişik çeşitleri bulunmaktadır. Berilyum minerali, evlerimizde kullandığımız floresan lambaların yapımı da dahil olmak üzere sanayide geniş bir kullanım alanına sahiptir. Değerli taş grubuna giren beril çeşitleri arasında, zümrüt gibi çok bilinen değerli taşlarda yer almaktadır. Yurdumuzda Kütahya-Simav’da Manisa-Gördes’de beril yatakları bulunmaktadır. Saf beril renksiz olmakla birlikte doğada genellikle yeşil, mavi, sarı, pembe, kırmızı ve beyaz renkte olanlarına rastlanmaktadır. Renklerine ve yapılarına göre beriller farklı adlarla adlandırılmaktadır. Başlıca beril çeşitleri arasında zümrüt, akuamarin, krizoberil morganit, helioder, aleksandrit, sayılabilir.
Rengi yeşil ile koyu yeşil arasında değişen bir beril çeşididir. Beril minerali oluşurken içine krom oksit almışsa zümrüt adını alır. Zümrüt cam parlaklığında saydam ve sert bir taştır. Eski çağlardan beri kıymetli taşlar arasında yer alan ve önem verilen bir taş olmuştur. Kutsal kitaplarda adı geçen değerli taşlar arasındadır. Eski Mısır’da MÖ 1650 yılında işletildiği bilinen bir zümrüt madeni bulunmaktadır. Roma İmparatoru Neron’un güzel bir şekilde yontulmuş zümrüdü uzaktaki cisimleri yakınlaştırmak için mercek gibi kullandığı bilinmektedir. İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi’nde, üzerinde zümrütler kullanılmış değişik eşyalara rastlanmaktadır. Bunların içinde Osmanlı padişahlarından Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sulta Selim’e ait hançerlerde ve tabanca kabzalarında kullanılmış olan gayet iri zümrütler görülmeye değerdir. Bugün kaliteli zümrüt denildiğinde dünyada ilk akla gelen ülke Kolombiya’dır. Kaliteli zümrütlerin oldukça pahalı olması laboratuar şartlarında sentetik zümrüt üretimini hızlandırmıştır.
Zümrütler arasında yeşilinin tonu çimen yeşili olanlar en değerli olarak kabul edilenlerdir. Açık yeşil ve koyu yeşil tonda olanlar, şeffaf olmayanlar ve lekeli olanlar değerli olarak görülmezler. Kaliteli zümrüdü ayırt etmek uzmanlık işidir. Eski ustaların güneşli bir günde öğleden bir saat kadar önce fazla sayıda zümrüde bakarak arasından değerli olanları seçtikleri bilinmektedir. Değerli olarak ayrılanlar birinci sınıf zümrütler, mücevher olarak kullanılırlar. Kaliteli takılar, tespihler güzel kutular bu zümrütlerden yapılır.
Yeşilimsi açık maviden gök mavisi tonlarına kadar mavinin değişik tonlarında olabilen bir beril çeşididir. Akuamarin’in kelime anlamı ‘denizin suyu’ demektir. Taşın rengi gerçektende deniz suyuna benzemektedir. Rengini içindeki demir minerallerinden almaktadır. Sarımsı tonlarda olanları da bulunmaktadır. Akuamarinin önemli bir özelliği tutulduğu açıya göre mavi ya da renksiz olarak görülebilmesidir. Bu özelliğine sahip başka bir taş bilinmemektedir. Şeffaf yapılıdır. Aranılan ve değerli bir mücevher taşıdır. Mücevher olarak kullanılanları kristal yapılı ve saydam olan çeşitleridir. Hegzagonal biçimde kristalleşmiştir. Koyu mavi tonda olanları daha değerli olarak kabul edilmektedir. MÖ. 3. yüzyılda eski Yunan toplumunda deniz mavisi rengine dayanılarak bu taşın insanları deniz yolculuklarında koruduğuna inanılıyordu. Sonraki yıllarda kaptan olanlara akuamarin taşı hediye edilmesi bu anlayışın devamı olmalıdır. Ortaçağda ise simyacılar, akuamarin taşının diş ağrısına, sara (epilepsi) hastalığına ve karaciğer hastalıklarına iyi geleceği düşünüyorlardı. Dünyada Brezilya, Pakistan ve Madagaskar, akuamarin yatakları açısından zengin ülkeler arasındadır. Sentetik olarak üretilebilmektedir.
Krizoberil kelimesi eski Yunanca’da ‘altın renkli beril’ anlamında kullanılmıştır. Bu dönemde krizoberilin deniz kenarında yerleşik kavimleri fırtınalı havalarda koruduğuna inanılıyordu. Krizoberil genel olarak sarı-yeşil arası tonlarında görünür. Ancak sarısı
tılır. Krizoberil, berilyum ve alüminyum oksit içeren yapısıyla beril grubu içinde değerlendirilmektedir. Ancak bazı araştırmacılar
Nadir bulunan pembe renkli bir beril çeşididir. Rengini içindeki lityum mineralinden almaktadır. Bazen pembe kuvarsla karıştırılabilir. Bu taşa adını veren 1911 yılında onu ilk kez tanımlayan Bankacı J. Pierpont Morgan olmuştur. Kristal yapılı saydam bir taştır. Dünyada Brezilya, Afganistan, Madagaskar ve ABD’de çıkartılmaktadır.
Altın sarısı renginde olan beril çeşididir. Yeşilimsi sarı tonlarına da rastlanmaktadır. Saydam ve kristal yapılıdır. Rengini içindeki demir mineralinden aldığı düşünülmektedir. İlk kez bir Alman firması tarafından 1913 yılında Nambia’da bulunmuştur. Kısa sürede ünlenmiş ancak 1914 yılında 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte unutulmuştur. Heliodor kelimesi kökeni eski Yunanca’da ‘güneşten gelen hediye’ anlamındadır. Mücevher yapımında kullanılan değerli bir taştır. Madagaskar, ABD, Brezilya, Orta Doğu ülkeleri ve Rusya'da çıkartılmaktadır.
Aleksandrit |
Aleksandrit, gün ışığında yeşil, lamba ışığında mor ve kırmızı tonlarda görünür |
Renk geçişleri gösteren bir krizoberil çeşididir. İlk kez 1830 yılında Rusya’da Ural Dağları’nda bulunan bu değerli taş, dönemin Rus Çarı Aleksandra’ya hediye edilmiştir. Bu nedenle onun adıyla bilinmektedir. Ural dağlarındaki yatak bir süre işletildikten sonra kapatılmıştır. Bunun için Rus kökenli aleksandrit taşından yapılma takılar son derece nadir ve kıymetlidir. Sonraki yıllarda Sri Lanka Zimbabwe ve en son olarak da Brezilya’da bulunması üzerine piyasada bollaşmıştır. Ancak buna karşın yine de nadir ve değerli taşlar arasındaki önemini kaybetmemiştir. Aleksandrit taşının en önemli özelliği, gün ışığında bakıldığında yeşil tonlarında, lamba ışığında ise kırmızı tonlarında görülmesidir. Renk geçişleri sırasında kahverengi tonlar göstermeksizin daha kesin geçiş gösteren taşlar daha değerli kabul edilmektedir. Dünyada bu şekilde renk geçişleri gösteren başka bir taş bulunmamaktadır.
Yavuz İşçen / Ankara
Kasım 2011
e.mail: yavuziscen@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder